İşkoliklik 21. yüzyılın hastalığı olarak görülüyor. İşkolik kişi çalışmayı "hayat mottosu" haline getirerek tüm yaşamsal aktivitelerini ikinci plana atıyor.
Araştırmacılar bu kişilerde görülen depresyon, obsesif- kompulsif bozukluk veya anksiyetenin mi işkolikliğe neden olduğunu, yoksa işkolikliğin mi bu hastalıkları tetiklediğini araştırıyor.
Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Korkut Ulucan, "davranış genetiği" adı altında yaptıkları farklı araştırmalar sonucunda işkolik olma ile ilgili ilginç bir veriye rastladıklarını söyledi.
Reseptör geni bloke edilince dopamin algılanmıyor
Özellikle mükemmeliyetçi, sorumluluk paylaşmayan ve %100'e yakın uzun süreçli iş performansı veren işkolik bireylerde bazı ortak noktalar saptadıklarını belirten Doç. Dr. Ulucan şöyle konuştu:
"Bu tip bireylerde depresyon, obsesif- kompulsif bozukluk veya anksiyete problemleri daha fazla ortaya çıkmaktadır. İşkolikliğin nedeni bu sorunlar mıdır yoksa bu sorunların bir sonucu olarak mı işkoliklik ortaya çıkıyor. Bu sorunun yanıtını araştırırken karşımıza tanıdık bir molekül çıktı:
Dopamin. Maymunlarda yapılan çalışmalarda dopamin molekülünün algılanmasını sağlayan reseptör adı verilen hücre zarı proteinlerini oluşturan genlerin çalışması kısıtlanmış, böylece beyin hücreleri dopamini yeteri kadar algılayamamış ve maymunlar yaptıkları işle daha uzun vakit geçirip daha konsantre olmuşlar. Aynı reseptör geni bizim şu anda yaptığımız bağımlılık ve tedavi çalışmaları içinde yer alan hedef genimizdir."
Dopamin beynimizin ödül mekanizması
Dopaminin beynimizin ve aslında bizim ödül mekanizmamız olduğunu belirten Doç. Dr. Korkut Ulucan, dopaminin aynı zamanda olası bağımlılıklarımızın merkezi olduğunu belirterek "Dopamin sadece madde bağımlılığında değil, sosyal bağımlılıklarda da önemli roller üstlenmektedir. O yüzden bu mekanizmanın aydınlatılması önemli ve olası tedavi protokolleri için de büyük önem taşımaktadır. Bizler genetik açıdan bu tip sıkıntılara tanı koyabiliyoruz.
Şimdi bu moleküllerin tedavideki etkilerini araştırıyoruz. Özellikle serotonerjik ve dopaminerjik sistemin genetik temellerini araştırıyoruz" diye konuştu.
Popular Posts
-
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç, dershanelerin dönüşümüyle ilgili tasarının ocak ayında meclis gündemine geleceğini belirterek, “Bu dönüşü...
-
Libya Lideri Muammer Kaddafi İtalya seyahatinde buluştuğu hostes kızlardan 24 yaşındaki Clio Evans’ı torunu Gazi Kaddafi’yle nişanladı. Roma...
-
Yeni doğum yapan annelerin lohusalık döneminde yaşadığı çaresizlik ve depresyon sona eriyor. Annelerin kendilerini güçsüz ve savunmasız h...
-
2011'de yapılacak özelleştirmeyi kazanan, otoyol ve köprüleri 25 yıl işletecek Devlete ait 2 bin kilometrelik otoyol ve 2 Boğaz köprüsün...
-
YSK, HSYK üyeliği için adli yargıda 172, idari yargıda 34 adaya ilişkin geçici listeyi yayımladı, seçim takvimi de hazır Yüksek Seçim Kurulu...
-
Her kadın kendisine hastır ve hiçbiri birbirine benzemek istemez. Bu yüzden bireyin kendi stilini yaratması önemlidir, bir ünlünün ya da ark...
-
Erkeklere askerlik borçlanmasında tanınan haklardan artık kadınlar da yararlanabiliyor Doğum borçlanması adı verilen uygulama kapsamında çal...
-
Davada uzlaşma sağlanamıyor. Veronica Lario aylık 3,5 milyon Euro nafaka istiyor. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, eşi Veronica Lario'...
-
Uçak yolculuklarında yenen yemeğin neden lezzetsiz ve yavan geldiği anlaşıldı Uçak yolculuklarında yenen yemeğin insanlara neden lezzetsiz v...
-
ABD Ulusal Bilimler Akademisi kadınlarda iki beyin yarım küresi arasında iletişimin, erkeklerde ise yarım kürelerin kendi içerisindeki ileti...
0 Comments:
Gelişmemiz için yorumlarınız bize yön gösterecek. Teşekkür ederiz.