Top-ads

MHP tasfiye edilmeye mi çalışılıyor?

By | Leave a Comment
Bahçeli’nin “İki partili rejime gidilmesi için çalışma yapılıyor” iddiası tartışılıyor...

Gülin YILDIRIMKAYA

MHP Lideri Devlet Bahçeli medya kuruluşlarının Ankara temsilcilerinin de davet edildiği, referandum sonuçlarının masaya yatırıldığı bir basın toplantısı düzenledi. Referandumun ardından yüzde 42’lik “hayır” oyunun CHP’nin başarısı olduğu, MHP’nin kendi tabanını dahi ikna edemediği ve bu gidişle seçimlerde baraj altında kalma ihtimalinin yüksek olduğu şeklinde eleştirilere maruz kalan Bahçeli, bu yorumları iki partili bir rejimin tesisi için yürütülen ve MHP’yi tasfiye etmeyi amaçlayan maksatlı çalışmaların parçası olarak değerlendirdi. Bahçeli’nin çarpıcı iddiasına göre CHP de bilerek ya da bilmeyerek bu hareketin içinde yer alıyor... “Türk milleti bunu görecektir, önümüzdeki seçimler çok daha farklı sonuçlanacaktır” diyen Bahçeli endişesinde haklı mı? Türkiye’de gerçekten böyle bir çalışma yapılıyor mu, yapılıyorsa başarılı olur mu? MHP’nin tasfiye edildiği bir siyaset tablosunda Türkiye’nin sorunlarının çözülmesi mümkün olur mu? Oylarının düşüşte olduğu belirtilen MHP böyle bir komplonun mu kurbanı yoksa kendi hatalarının mı? Farklı görüşlerle bugünün polemiğinde...

‘MHP’ye karşı psikolojik operasyon var, altını oymaya çalışıyorlar’

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi, Yeniçağ Gazetesi yazarı Prof. Dr. ÖZCAN YENİÇERİ:

HERHANGİ bir siyasi partinin dışlanması, iktidar ya damuhalefet partisinin yapabileceği bir iş değildir. Bir partiyi ancakmillet dışlar ya da siyaset dışı bırakır. Ancak Türkiye’de bugün içine ne konulacağı belli olmayan bir açılımstratejisi izleniyor. MHP bu stratejiye doğrudan karşı çıkan bir siyasi partidir. MHP’nin “Biz bu konuda endişeliyiz, ülkenin bölünmesi ve etnik kavga çıkması ile halka büyükmaliyetler ödeteceği yönünde kaygılarımız var” gibi söylemleri var. İktidar bu kaygıları giderecek bir açıklama ya daMHP’ye; “Bu kaygılarınız gereksiz, ortaya sürdüğünüz argümanlar yanlış, biz aslında halkı birleştirmek, kavgayı ortadan kaldırmak, terörü bitirmek için bunu yapıyoruz” diyen bir yaklaşımiçinde değil, dışlayıcı bir yaklaşımbiçimi ortaya koyuyor. MHP güçlü bir şekilde parlamentoya girerse bu açılımve buna benzer iktidarın getireceği yaklaşımların uygulanamayacağı kesin olarak ortada, o halde yapılması gereken şeyMHP’yi budamak. Ya kuvvetten düşürürsünüz, % 10’lara çekerek küçükmarjinal bir grup haline getirirsiniz ya da siyasete dahil etmezsiniz. Türk milliyetçilerinin içinde olmadığı hiçbir formül çözüme ulaşamaz. MHP ikna edilmeden Güneydoğu sorununu çözemezsiniz. Bu çok açık görülmesine rağmenMHP’yi siyaset dışına çıkarma yaklaşımı benimseniyor.MHP’ye karşı böyle bir psikolojik operasyon var, altını oyarak etkisizleştirme faaliyetlerinin de sürdüğü çok açık.


‘Evet’ diyen MHP’liler varsa, MHP sorunu kendisinde aramalı

Uludağ Üni. İİBF Öğretim.Üyesi. Prof. Dr. ALİ YAŞAR SARIBAY:

İKİ partili sisteme geçiş gibi bir şey söz konusu olamaz. Demokraside birtakımsistemler bu şekilde dizayn ediliyorsa zaten o demokrasi değildir. MHP süreci iyi yönetemediğinden dolayı bu sonucu aldı. Bu açıklama; sorunu içeride, kendisinde araması gerekirken sorunu dışarıda aramak gibi basit, alışıldık bir yola başvurmaktır. Tersi de olabilirdi. CHP ya da AKP değil de, neden tasfiye edilmek istenenMHP olsun? Herkes kendi gayretini, stratejisini, taktiğini özgür bir ortamda alabildiğine kullandı. MHP içinde “evet” diyen MHP’liler varsa ne diyebilirsiniz ki! Demek ki o kesimi kendi partisi ikna edemedi. Sonunda “başarısızlık” gibi bir durumhâsıl olunca hep yaptığımız gibi yansıtma mekanizması ile sorumluyu başka bir yerde arama yanlışlığına düşüyoruz. MHP’nin yaptığı da budur. Hepimiz referandumda gidip oy kullandık, öyle bir yönlendirme oldu ki, çıkan sonuç iki partili sistemi öngörsün bunu hiç kimse öngörmez. CHP saf dışı kalsaydı MHP o zaman ne diyecekti?

‘Siyasetmühendislik alanı değil, Türkiye’de iki partili sistemoturmaz’

Gazi Üni. İİBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. VEDAT BİLGİN:

PRENSİP olarak Bahçeli’nin yorumları üzerine konuşmuyor ve değerlendirme yapmıyorum ama şunu söyleyebilirim. Türkiye, iki partili sisteme uygun toplumsal yapıya sahip değil. Kim ne planlarsa planlasın, Türkiye’de iki partili sistem oturmaz. Çünkü Türkiye sanayi toplumu olmamış bir ülke. Sanayi toplumunun istikrarlı yapısında sınıflar arasındaki denge siyasal olarak iki partili sistemi taşıyabilir. Oysa Türkiye henüz sınıflaşma sürecinde. Sınıflaşma, çoğulculaşmak demektir. Sınıfların iki blok halinde kutuplaşması gibi bir tablo bu süreçte ortaya çıkamaz. Kim planlarsa planlasın mümkün değildir. Böyle bir şey varsa biz toplumu kurmaca, sanal bir realite olarak düşünüyoruz demektir ve bu bilimsel değildir. Onun için Türkiye’nin böyle bir sürecin dışında olduğunu düşünüyorum. Esas itibarıyla post modern süreçte Batı’da da siyaseti yeniden çoğulculaştıran bir eğilim ortaya çıktı. Avrupa’da daha önce muhafazakâr ve de işçi partililer arasında ya da sosyal demokratlar arasındaki ikili yapı son 25 yılda çevre hareketi, yeşil hareket, yeni sosyal hareketler denilen siyasal akımlarla şimdi de ABD Davos zirvesinden beri yeni akımlarla karşı karşıyadır, orada da çoğulculuk vardır. Siyaset bir mühendislik alanı değildir, konuya bu açıdan bakmak gerekir.

‘İki partili sistem için düğmeye basıldı’

MHP Antalya Milletvekili TUNCA TOSKAY:

REFERANDUM sürecinde, evet çıkması için Türkiye’de şu ana kadar hiç uygulanmamış, demokrasiyle de hukuk devletiyle de bağdaşması mümkün olmayan ne varsa uygulandı, bunu kabul etmek lazım. Aklınıza gelebilecek her türlü alanda her türlü çareye başvuruldu. Böyle bir seçim kampanyası yaşadık. Ben 1991’den bu tarafa yapılmış olan Türkiye’deki bütün seçimlerde de anketçi olarak görev aldım, bu kadar kural dışı bir kampanyanın yürütüldüğü başka hiçbir seçim dönemi yaşamadım. Bu konu Türkiye’de zaman zaman gündeme getirilmiştir. Biz bunu 2002 yılında da yaşadık, MHP olmadan Başbakan Ecevit’in de bulunmadığı bir koalisyon operasyonu vardı. Zaman zaman Türkiye’yi iki partiyle yönetme hevesleri dışarıdan da desteklenerek hep olmuştur. Bunun benzeri, şu anda Türkiye’de düğmeye basılmış ama bunu Türkiye’de uygulayamazlar. “Milliyetçi Hareket Partisi kendisinin tasfiye edilmesinden korkuyor, ürküyor, telaş içinde” diye yanlış bir algı oluşuyor. Biz 41 yıllık siyasi hayatımız içinde hiç korkmadık, hiç de telaş içinde hareket etmedik. Eğer Türkiye’deki diğer siyasi partiler de AKP’yle beraber dış güçlerin bu operasyonuna destek verirlerse önümüzdeki seçimde MHP siyasi tarihinin en yüksek oyunu alır. Türkiye’deki siyasi aktörler ittifak halinde bu tasfiye hareketine girerler ve açılımın gereklerini yerine getirmekte işbirliği yaparlarsa sonuç MHP’den yana olur.

‘MHP hırçınlaştıkça oy kaybediyor, kendisini sorgulamalı’

Ankara Üni. Hukuk Fak. Öğr. Üyesi, Taraf Gazetesi yazarı Prof. Dr.MİTHAT SANCAR:

BİR partinin, siyasette yaşadığı başarısızlıkların veya sıkıntıların sebebini dış faktörlerde araması bana hiç de doğru gelmiyor. MHP eğer bir sıkıntı hissediyorsa bunun sebebini kendi politikasında, çizgisinde ve üslubunda aramak zorundadır. Hiçbir güç bir siyasi partiyi -eğer toplumda belli bir desteğe ulaşmışsa- bu tür yöntemlerle tasfiye edemez. Ben Bahçeli’nin bu açıklamasını, kendi başarısızlıklarını örtme telaşı olarak görüyorum. Bu başarısızlığın temelinde de referandum boyunca ya da ondan önce başlayan Kürt açılımı dolayısıyla oluşturdukları sert, hırçın ve kavgacı çizgi yatıyor. MHP, kendi tarihinde en yüksek oy oranına ulaştığı 99 seçimlerinde, bun sapaktan uzak durması, hırçın ve kavgacı dili terk etmesi ve bu yönde siyaset üretmesi sayesinde yakalamıştır. Bundan uzaklaştığı ölçüde yine kendi marjinal, çekirdek tabanına ve çevresine düşüyor. Nitekim barajın altında kaldığı zamanlar da bu çizgisinin hırçın ve dışlayıcı olduğu zamanlardır. Yüzde 15 civarında bir halk desteği elde etmiş bir partinin, -hatta bir ara yüzde 20’lere dayanan- dışarıdan komplolarla, başka partilerin kendi aralarındaki anlaşmalarla, belli güç odaklarının planları vb. dolayısıyla siyaset dışına itilmesi mümkün değildir. Böyle bir korkuları varsa esas olarak kendi içlerine dönüp bakmak zorundalar. Türkiye’de demokratik siyasetin gerekleriyle ne kadar barışık olduklarını sorgulamak, yaptıklarıyla yüzleşmek zorundalar.

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

0 Comments:

Gelişmemiz için yorumlarınız bize yön gösterecek. Teşekkür ederiz.